AŞKIM CANIMMMCANIM SEVGİLİMSEVGİLİM BİRTANEM

©      Sevgi dürüst olmalı, doğru olmalı çizgi kadar

©      Sevgi uzun olmalı hayat kadar

©      Sevgi senle olmalı sonsuza kadar .

©      Sevgi toprak kadar temiz olmalı, su kadar berrak

©      Sevgi ; ümitle başlamalı fidan olmalı ekmeli toprağa

©      Sevgi katıksız olmalı yavan ekmek kadar sade

©      Sevgi içten olmalı, gönülden, çıkarsız  

 

İnsanlar gördüm. Kendilerine yabancı, kendilerine garip... Hiç bitmeyecek bir yolun yolcusu gibiydiler. Ne mola verecekleri bir istasyon nede varabilecekleri bir yer vardı. Ruhlarındaki kabullenmişlik yüzlerine yansımıştı. Birbirinin aynı olan bu insanların arasında yabancıydım ben.

Beni aralarına hiç almadılar. Tek kelime konuşmadım onlarla. Yine de bilinçsizce uyuyordum yaptıklarına. O bitmeyecekmiş yola çıkmıştım çaresiz.

Koyu gri bir havanın hakim olduğu o yolda ne bir yıldız gördüm, nede bir tek yağmur damlası düştü yere. Ne sıcak vardı, ne de soğuk. Kara, kirli bir toprağın üzerinde atıyordum adımlarımızı. Binlerce kilometreymiş gibi uzanıp gidiyordu yol önümüzde ve yeşile dair hiçbir şey görünmüyordu.

Yol boyunca binlerce kişi katılıyordu bize ve bu amaçsız insan kalabalığı çoğaldıkça çoğalıyordu. Ses yoktu, gülüş yoktu. Sadece nefes almaya odaklanmış beyin güruhuydu bu.

Ben, içimde çoğalttığım sesimi, bir mutlu yüze sakladığım gülüşlerimi dışarıya vurabilmek için çırpınıyordum. Ama hiç kimsenin yüzü   o  cesareti vermiyordu bana. Bu bıktırıcı, bu tek düze adımların atıldığı yoldan başka bir seçenek olmalıydı mutlaka.

Sonra hiç varılmayacakmış kadar uzakta bir kuşun havalandığını gördüm. Bir umut yakalamıştım sonunda. Hızlandırdım adımlarımı. Sıyrıldım kalabalıktan. Koşmaya başladım. Kuşa yaklaştıkça gri havanın dağıldığını, güneşin sarı ışıklarını, çiçeğin her rengini gördüm. En sonunda da seni.......

Orada, küçük ama yemyeşil bir çayırın ortasında öylece tek başına oturuyordun. Senin biraz ötende hava kurşun gibi griyken senin başındaki gök masmaviydi. Ve sen o maviliğe dikip gözlerini çok uzaktan gelecek birini bekler gibiydin.

Ben gördüklerimin şaşkınlığıyla karşında kıpırdamadan duruyordum. Sense hiç şaşırmamıştın. Yüzüme bakıp sadece “HOŞ GELDİN” dedin.

Ve o ses yeniden hayata döndürdü beni. İstem dışı bir gülümseme yayıldı yüzüme. Yüreğimin atışının hızlandığını, tenimin ısındığını hissettim.

Az önce terk ettiğim o kalabalık yanımızdan geçip giderken biz seninle el eleydik artık. Bir sevdanın ortağıydık.

Şimdi içimde çoğalttığım sesimle haykırıyordum herkes duysun diye.....

Hiç kimse sevdama senin kadar yakışmadı,

Ve sevdam hiç kimseyi senin kadar yaşatmadı......

Merhaba bir tanem. Yine sen geldin aklıma ve seni hayal ederekten aklımdan geçenleri değil sadece gözlerimde hayal ettiğimi ellerimle sana yazıyorum. Yine gece nöbetteyim. Elimde tüfek sırtımda yelek, sanki karşımda öylece beni seyrediyorsun.

 

Sen var ya sen ne varsa bana ait olan, hepsini aldın götürdün benden. Sadece o güzel yüzün kaldı aklımda ve bir de hayalin gözlerimde. Eskiden atan bir kalbim vardı şimdi oda yok. Sende kaldı. Ooooooof of ki ne of. Ne yazacağımı seni nasıl tarif edeceğimi bilemiyorum. O kadar güzelsin ki seni anlatacak kelime bulamıyorum. Çaresiz ve sensiz bir vaziyette nöbet tutuyorum. Adı nöbet ben buradayım aklım sende.

 

Yedi ay olmuş senden ayrı kalalı dile kolay yedi ay ama yedi asır gibi geldi. Nasıl geçti bir anlatsam ne kağıt ne de kalem yeterdi bir tanem. Hiçbir şeyi özlemedim seni özlediğim kadar. Aklıma sen geldikçe gerçi hiç aklımdan çıkmıyorsun ki. Ne yapayım elimden bir şey gelmiyor. Nereye baksam seni görür oldum. Aşk insanı kör edermiş derler ama ben kör değilim fakat hep seni görür oldum. Gecemde rüyam oluyorsun gündüzümde hayalim. Çek git diyecek oluyorum, olmuyor yapamıyorum.

 

Anlatsana bir tanem yine susuyorsun. Doğruya hayalinle konuştuğumu unutmuşum birden. Keşke hayaller konuşabilseydi neler anlatırdın bana. Senden istediğim bir şey var bir tanem sadece ve sadece seni deli gibi seven bir askerin olduğunu unutma.

 

Kısmet olurda 3 ay sonra izne gelirsem bir tanem yanında doktor bulundur ne olur ne olmaz kalpten gidebilirim bir tanem. Çölde yürüyen insanın suya hasret kaldığı gibi bende sana hasret kaldım bir tanem.

 

Bir gece ansızın yanına gelirsem eğer hasretine dayanamayıp kaçmışımdır.

Eğer ölüm haberim gelirse bir tanem sensizliğe dayanamayıp tetiği çekmişimdir.

 

Kusura bakma bir tanem senin halini hatırını sormadım. Çünkü öyle çok seviyorum ki seni kelimeleri bile heyecandan yan yana koyamadım. Artık nöbetçi değişimi olacak bir tanem yarinki nöbette görüşmek üzere sadece benim olarak kal bir tanem.

 

Seni anlatılamayacak kadar çok seven Doğan

Benzinlik nöbetçisi çılgın aşık

 

 

Nedenini bilmediğim bir arzuyla bugün her günkünden

Daha çok istedim yanında olmayı. Kolay değil sensiz olmak,

içinin yarısını boş tutmak.

Yalan değil çok özlüyorum seni. Kaşlarını çatarak bakışını,

küsünce suskunluğunu, bakışırken nazlanışını, gözlerini

kapatarak “seni seviyorum” diyen kısık sesini.

 

Gün oldu tespihime imame oldun, dönüp dolaşıp sana

geldiğim, melodi oldun ağzımdaki ıslığa, yüreğimdeki

sabırsızlıktın, kollarımla sarılamadığımdın. Yalansa yansın

şu yalın yüreğim, neleri koymadım ki yerine.

 

Bazen düşünürüm ayrılığımızın nedenlerini. Düşündükçe

Nazım olasım gelir, hasretini bir uçtan bir uca yakasım gelir.

Bir kuş hafifliğinde sana akar yüreğim, yokluğunda yok

olmaktan korkarak. Yaşadığı acıları anlatırsa sana

göz yaşlarınla yıka yaralarımı. Ya da hiç bekletmeden

gel. Bizi bekliyor  kar çiçekleri.

Hadi gel artık. Dayanamıyorum hasretine.

 

 

Söyle bir tanem. Aramadın aylardır. Şiirlerime konu oldun yazdım seni gördüğüm her yere. Konuşmuyorsun bir tanem neden hep suskun kalıyorsun. Neden aramaz oldun. Postacımı sana küstü yoksa sen mi bana küstün.

 

Önümde boş bir sayfa hayalimde ve gözlerimde sen. Sadece seni düşünerekten bu satırları yazıyorum. Bu sayfada sadece sana ve bana ait olan duyguların kelimelere dökülmüş hali var. Hoş pek beceremem ama seni anlatmayı. Çünkü seni anlatmak bana o kadar zor geliyor ki anlatamam.

 

Bir sevdiğim olmasını isterdim tıpkı senin gibi

Senin gibi güzel senin gibi alımlı

Ve senin gibi dünya tatlısı

Bir sevgilim olmasını isterdim

Tıpkı senin gibi uzun boylu

Siyah saçlı, kahverengi gözlü

Bir sevgilim olmasını isterdim

Tıpkı senin gibi narin

Zarif ve ince fikirli

Bir sevgilim olmasını isterdim tıpkı senin gibi

 

 

Bu gün tuhaf bir duyguyla fırladım yataktan. Sebebini ben bile anlayamadığım acayip bir rüyaydı. Sanki kıyamet kopmuş ve o güneşin altında ben kalmış gibi terliyordum. Nedendir bilmem ama elime cebime, cebimdeki resmine gitti. Bana göndermiş olduğun son mektubun içindeydi. Yataktan kalktığım gibi telefonun yanına koştum. Merdivenleri birer ikişer değil, hepsini birden atlıyordum. Telefonu kaldırıp seni aramak istedim. Ama gecenin bir yarısı kim bilir kaçıncı rüyayı görüyordun. Vazgeçtim seni aramaktan. O gün sabah olmuyordu sanki. Sigaralar yetişmiyordu. Çaresiz bir kuşun havada dönüp dolaştığı gibi, bende koridorda öylece dolaşıyordum. Tan yeri ağarmaya başladığında içimdeki duygu giderek artıyordu. Düşünüyor düşünüyor bir türlü bir çıkar yol bulamıyordum. Bir an aklımdan bu dört tarafı telle çevrili yerden kaçmak ve otobüse atladığım gibi yanına gelmek istedim. Fakat bir günlük mutluluk için beş yıl ayrı kalmaya değmezdi ve yine o buz gibi merdiven basamağına oturdum. Bir yandan sigara içiyor bir yandan içimdeki duyguyu çözmeye çalışıyordum. Sabahın olduğunu içerden gelen “Arkadaşlar Günaydın” sesi ile anladım. Yine telefonun yanına doğru yöneldiğimde aklıma yine uyuyor olabileceğin geldi ve vazgeçtim. Mesai başlayıp odaya gittiğimde ne yaptığımı ne yapacağımı hala bilmiyordum. Ne olursa olsun seni aramaya karar verdim.

 

Telefonda numaraları çevirirken bile hala aklımdaki tuhaf duyguyu çözememiştim. Telefona çıkan kardeşindi. Biraz işin olduğunu ve erken çıkman gerektiğini söyledi ve ben sensiz ve sessiz olarak yine bir güne başladım.

 

 

Az kaldı dayan

Dayan ömrümün gülü

Dayan da dağlar görsünler aşkın öyküsünü

Ve desinler ayışığı saçlarındaki sevdanın türküsünü

Daha şafağı sökmemiş bir kış sabahının sensizliğinde

Yada durgun bir akşam üstünün ağlayan güzelliğinde

Bir tanem diye avaz avaz haykırmak sana sevdamı

Sonra susmak... düşünerek bakışlarını

Yazmak ne zormuş böyle gerçekten severken

Yazamadım sana bir mutluluk türküsü

Yazamadım başkalarına okutacağın aşk öyküsünü

Oysa o kadar severken seni

Yazamadım be, yazamadım işte....

 

SEN VARKEN HİÇ KİMSEYİ TANIMADIM

SEN YOKKEN HERKESİ BİRAZ SEN SANDIM.

 

Susturduğum bir çığlıksın sen

Tüm sessizliklerin sesini yudum yudum emen

Sen anıların bende kalanısın

Ve sen;

Bedenimdeki kıyılara usul usul sokulan

Minik bir dalgasın

Öyle zor ki yokluğunu yaşamak

Akarsuyu tutamamak

Yıldızlara dokunamamak gibi

Gözünden uyku akarken uyumamak gibi

Tek kurşunla ölmek gibi

Seni özlemek......

 

 

 

Seni senin için seviyorum

Seni senli geceler için seviyorum

Seni şiir gibi değil

Seni mevsimlik şarkılar gibi seviyorum

Senin bendeki aşkın

kurşun kalem gibi değil

istendiğinde silinen

Senin bendeki aşkın

Mürekkep gibi yırtılmadan silinmeyen

Ve ben aşkı seviyorum sen kadar

Sadece senli aşklara seni yazacak kadar

Şimdi saat sensizliğin ertesi

Yıldız dolmuş gökyüzüne

Avutulmuş insanlar çoktan sustu

Bir ben kaldım tenhasında gecenin

Avutulmamış bir ben

Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim

Ki bu yaşlar esmer boynumun kolyesi olsun

Buda benden sana Ayrılığın hediyesi olsun

Soytarılık etmeden güldürebilmek seni

Sevgimle doyurabilmek

Ve haksızlık etmeden doğan güneşe

Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi

Şimdi. saat yokluğun belası

Sensiz gelen sabaha günaydın!

İşi-gücü olanlar çoktan gitti

Bir ben kaldım voltasında sensizliğin

Hiç uyumamış bir ben......

Pişmanlık duymadan tanımak seni

Beyninin içindekileri anlayabilmek

Ve yitirmeden yüzündeki anlık tebessümü

Bütün saatleri öylece durdurabilmek için

Çıldırasıya paraladım kendimi

Lanet olsun !Artık sigarayı çoğalttım

Buda benden sana ayrılırken

Kendimi şikayet olsun.

 

Güzel gözlerin siyaha bürünmüş neden

Belki zevkten belki kederden

Ama gözlerin değil

Bakışlarındı beni mahveden

 

Bin yıl ömrüm olsa

Bin yıl seni severdim

Bin yıl seni sevseydim

Bin yıl daha isterdim.

 

 

O gün kayıp gittin ellerimden

Ağladığımı görmesinler diye gözlerimi

Yokluğunu hissetmesinler diye ellerimi yumdum

Koşamadım, ağlayamadım , gitme diye bağıramadım

Yalnızlığa bıraktım kendimi

Sevmenin tadını sende bulmak varken

Sensizliği ne çok yaşadım bir bilsen

O gün uzaklara gitmenin sevinci vardı sende

Benimse kabusum oldu o gece

Unutmak istesem de seni

Ne ellerim izin verdi, nede gözlerim

Gecelerle dertleştim, gecelerle ağladım

Gündüzler bile anlamadı beni

Yarın yine güneş doğacak, yine kuşlar ötecek

Sabah açtığın zaman dünyaya gözlerini

Bırak yanında olayım, sana sevgimi anlatayım

Baktın olmadı

Ölümüm kanıtlayacaksa sana olan sevgimi

Senin için ölmeye bile çoktan razıyım.

 

Bu kalabalık senin düğününe, Benimse cenazeme geliyor

Bu dualar senin düğününe, Benimse cenazeme okunuyor

Senin üzerini çiçek, Benim üzerime toprak atacaklar

Senin ellerinden, Benimse tabutumdan tutacaklar

Seni türkülerle, Beni ağıtlarla uğurlayacaklar

Biz iki yolcu gibi ; İkimizin de giysisi beyaz olacak

Nüfusa seni EVLİ beni ise ÖLÜ yazacaklar.

 

Sessiz ve karanlık gecelerin içinde

Attığımız çığlıkları duyurmadan git

Bu kış gününde ayrılırken seninle

Zorla gülen gözlerimi ağlatmadan git

 

Bir mektup geldi yarin elinden

Birden kuş olup uçasım geldi

Sevgi, özlem dolu satırlar yazmış

Yaramın üstüne sarasım geldi

En başta nasılsın yazmış

Kalkıp aynaya bakasım geldi

Gurbeti çıkaran asılsın demiş

Ellerimi açıp amin diyesim geldi

Her gece uykuda beni düşlermiş

Beyaz duvarını mektubum süslemiş

Belki beni çok özlemiş

Batsın bu dünya diyesim geldi

 

 

Belki! Aşkım sana gurbet elde yazdığım bu son mektup olur

Belki bir cansız beden gelir bakarsın kavuşuruz böylece

Cansız bedenim gelse bile önüne aşkım

Öp alnımdan sarıl, sıcak ellerin değsin soğuk dudaklarıma

 

 

HAYAT DİYE BİR ŞEY VAR

 

Nedir, ne oluyor, unuttunuz mu yoksa yaşadığınızı,

 

Günler ; kızgın küller gibi bütün duygularınızı kavurup öldürerek mi geçiyor  üzerinizden, arzuyla dudağınızı ısırdığınız olmuyor mu hiç, bir müzik sesiyle şöyle bir koltuğunuza doğrulduğunuz, aniden bir yaz yağmuru gibi boşanıveren sebepsiz sevinçlere inanmıyor musunuz, bir ağaç gölgesinde bir an durmak, bir akşam üstü denize baktığınızda bu sonsuz suların kıpırtısına şaşmak yok mu artık.

 

El ele tutuşmak bir avucun bir başka avuca dokunmasının yarattığı ürperti de hayal hanesinde kendine bir yer bulmuyor mu, bittimi bu macera çekildiniz mi hayattan sizin bulamadığınız yerlerde yaşandığına mı inanıyorsunuz

 

Daha bitmeden bitirdiniz mi her şeyi yorgun ruhunuz yeni coşkular için hazır hissetmiyor mu kendini. Delirdiniz mi siz ? şu köşe başında karşınıza ne çıkacağını ne biliyorsunuz, biliyorum genellikle köşe başlarında açlık , acı ve ölüm çıkıyor karşınıza ama kim bilir belki eski bir dosta, belki güzel bir kadına belki okunmuş kitaplar satan bir safaha da rastlayabilirsiniz. Bir piyano sesi duyabilirsiniz ya da bir Rumeli türküsü açık bir pencereden,  bir söğüt ağacı görebilirsiniz çocukken kabuğundan düdük yaptığınız, dans adımlarıyla yürüyen bir çift bacak geçiverir önünüzden, bir oğlan bir ıslık çalabilir, hatta siz bile çalabilirsiniz.

 

Ne sevinci ne hayatı ne eğlencesi para yok ki diyorsanız eğer ve eğlenmek için paranın gerekliliğine bu kadar inanıyorsanız emin olun paranız olduğunda da eğlenemezsiniz, para eğlenmeyi çeşitlendirir sadece; ama eğlenceyi oluşturamaz. Öpüşmek parayla değil, şarkı mırıldanmak parayla değil acaba o şimdi ne yapıyor diye düşünmek parayla değil, TV’de iyi bir seyretmek parayla değil, sizin için demlenmiş bir bardak çayı bu benim için yapıldı diye neredeyse gururla alıp bardağı ince belinden sıkıca kavrayıp içmek parayla değil. Bir tabak semizotunu sevinçle paylaşabilirsiniz ve hiçbir pahalı lokantada bulamayacağınız bir tat alırsınız, eğer bir tabak yemeği paylaştığınız, paylaşmak istediğiniz insansa. Hayat diye bir şey var.

 

Sadece sizin olan, sadece size ait, içinde sadece sizin gördüğünüz çiçekler açan, yalnızca sizin müziklerin çaldığı bir bahçe var, sokmayın oraya öyle herkesi, çiçeklerinizi başkalarının çapalamasını beklemeyin, şarkılarınızı başkalarına söyletmeyin, anladık oluyor, aptalca karalar veriliyor, hepinizin hayatından bir şeyler çalınıyor, hayallerinizi teker teker buduyorlar, ümitlerinizi öldürüyorlar, çaresiz bırakıyorlar sizi, yenildiniz belki de, yenilginin ağır yaralarını taşıyorsunuz ruhunuzda ama gene de bir hayatınız var sizin, sadece size ait bir bahçeniz, durup soluklanacağınız, yaralarınızı yıkayacağınız çiçeklerini seyredebileceğiniz bir bahçe, soğukta bir bira içebilirsiniz, bir ağacın gölgesinde durabilirsiniz bir an, sabaha karşı uyanıp her ay yeniden doğan hilale bir bakabilirsiniz, çok sevdiğiniz bir kitabı bir daha karıştırabilirsiniz, aşık olabilir ya da aşık olmayı düşünebilirsiniz. Sevdiklerinizi özleyebilir ve bir gün yeniden kavuşabileceğinizi hayal edebilirsiniz, geceleri ağaçların daha değişik koktuğunu fark edebilirsiniz, yeni bir salata icat edebilirsiniz, saçlarınızı her zamankinden daha değişik kestirebilir, evinizi bir günde başka bir yoldan gidebilirsiniz, alışkanlıklarınızı değiştirmek için kendinizi karşı müthiş bir savaş açabilirsiniz. Hayat diye bir şey var, her zaman size keşfedilecek geniş alanlar bırakan, ne kadar yaşarsanız yaşayın daima bilmediğiniz, kuytularına sokulamadığınız bir hayat, sadece size ait bir hayat. Biliyorum dertler çok ahmaklıklar yapılıyor, sıkıntılar bitmiyor, günler birbiri ardına buruşup eskiyor, yorgunsunuz, belki yeniksiniz. Teslim mi olacaksınız peki? Hayal kurmayacak mısınız, bir daha öpüşmeyecek misiniz, ağaçlara bakmayacak mısınız, denizlere şaşamayacak mısınız, ani ve sebepsiz sevinçlere inanmayacak mısınız, bir tabak semizotunun tahmin bile edemeyeceğiniz kadar lezzetli olabileceğini hiç düşünmeyecek misiniz, sizin için demlenmiş bir bardak çayı belinden kavrayıp içmeyecek misiniz, her şeyi. Delirdiniz mi siz? Hayat diye bir şey var, evet orada elinizin hemen yanında duruyor.

 

 

ÖĞRENDİM

 

İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim.

Yapabileceğin tek şey sevilebilecek biri olmak.

Gerisi onlara kalmış...

İnsanları ne kadar düşünürsen düşün,

Onların seni ne kadar düşünmediklerini öğrendim.

Güven elde edebilmek için yılların gerektirdiğini öğrendim.

Önemli olanın hayatındaki eşyaların değil,

Hayattaki kişilerin olduğunu öğrendim.

İnsanın ancak 15 dakika çekici olabildiğini,

Ondan sonra alışıldığını öğrendim.

 

Kendini karşılaştırmak için başkalarının en iyi yaptıklarını değil,

Kendinin en iyi yaptıklarını kıstas alman gerektiğini öğrendim.

İnsanlara olayların değil, anların dana önemli olduğunu öğrendim.

 

Her ne kadar ince kesersen kes her zaman iki yüz olacaktır.

Sevdiğin kişilere sevgi dolu sözler söylemen gerektiğini

Belki bu son defa son görüşün olabileceğini öğrendim.

Her ne kadar düşünsen de yine de gidebileceğini öğrendim.

 

Kahramanların, yapılması gerekenleri ne pahasına olursa olsun,

Yapanlar olduğunu öğrendim.

İnsanların seni hep hesapsız sevdiğini,

Ama bunu nasıl göstereceklerini bilmediklerini öğrendim.

Sinirlendiğimde gerçekten buna değse bile asla acımasız olmamam

gerektiğini öğrendim.

Gerçek dostluğun, aramızda uzak mesafeler olsa bile büyüdüğünü öğrendim.

Birisinin seni istediğin gibi sevmemesi,

Onun seni tüm benliğiyle sevmediği anlamına gelmediğini öğrendim.

 

Bir arkadaşın ne kadar iyi olursa olsun seni üzeceğini

Ve senin yine de onu affetmen gerektiğini öğrendim.

Bazen başkaları tarafından affedilmenin yetmediğini öğrendim.

Kendini de affetmeyi öğrenmelisinin.

Kalbin ne kadar kırılmış olursa olsun,

Dünyanın senin acılarından dolayı durmayacağını öğrendim.

İki kişinin tartışmasının, birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediğini öğrendim.

Ve tartışmadıkları zamanda sevdikleri anlamına gelmediğini.

 

Bazen kişiliğini eylemlerinin önüne koyman gerektiğini öğrendim.

İki kişinin tamamen aynı olan bir şeye baktıklarında bile

Farklı şeyler görebildiklerini öğrendim.

Hayatlarında her zaman dürüst bir şekilde daha ileriye gitmek isteyen kişilerin,

Sonuçları önemsemediklerini öğrendim.

Seni doğru dürüst tanımayan kişilerin ,

Hayatını birkaç saat içinde değiştirebileceklerini öğrendim.

Verebileceğin bir şey kalmadığında bile bir arkadaşın ağladığında,

Ona yardım edebilecek gücü bulabileceğini öğrendim.

 

Yazmanın,

Konuşmak kadar duygusal gayret gerektirdiğini öğrendim.

En fazla önemsediğin kişilerin,

Senden hep uzaklaştırıldıklarını öğrendim.

İnsanları üzmeden ve duyarlı olarak kendi fikirlerini söylemenin

Çok zor olduğunu öğrendim.

Sevmeyi Ve sevilmeyi öğrendim........öğrendim.......

İçimde ; Beni Dünyadan Soyutlayan,

Sevgiyi Huzursuzca Tattıran Bir Şey Var.

Sana Bir Nefes Kadar Yakınken Bile,

Acımasızca! Sensizliği Yaşatan Bir Şey ?

Beni Meçhule Götüren Azgın Dalgalarda,

Seninle Boğulmayı Sevdiren Bir Şey Var.

Sonunu Bilmeden Girdiğim Bu Karanlık Labirentte,

Seninle Kaybolmayı Sevdiren Bir Şey ?

Bana Bu Aşkı Yaşarken, Sıkıntı Veren Gerçekleri,

Seninle Unutturmayı Sevdiren Bir Şey Var,

Yasak Olduğunu Bildiğim Bu Tarifsiz Hisleri,

Seninle Paylaşmayı Sevdiren Bir Şey ?

********************************************

Sevda Düğümledi Kalbimi Açmaya Alışamadım

Yanındayken Sana El Gibi Bakmaya Alışamadım.

Hayata Bıraktım Kendimi Taşlara Yazdım Ben Sevgimi

Arkadaş Olarak Elini Tutmaya Alışamadım.

Gönlüm Sende Huzuru Buldu, Bu Kalp Seninle Sevgi Doldu

Haykırmak Bana Zulüm Oldu. Susmaya Alışamadım.

Seni Hep Yanımda İsterken,Yalnızlığa İsyan Ederken

Seni Böylesine Severken, Korkmaya Alışamadım

**************************************************

Gök Kubbe Yıkılsa Sevdalı Başıma

Rastlamazsın Bir Damla Gözyaşıma

Zehir Katsalar Ekmeğime Aşıma

Unutmam! Sen Beni Unutmadıkça

Toprağa Yedi Kat Mezar Kazsalar

İçine Sadece Beni Atsalar

Bir Derdime Bin Dert Katsalar

Unutmam! Sen Beni Unutmadıkça

***************************************************

Ben, Sana Hasret Yüreğimde Sevgimi Sorgularken

Ben, Yalnız Gecelerimde Tenini Arzularken

Ben, Karanlık Sokaklarda Pervasızca Adımlarken

Ben! Evet, Ben Seni Düşündüm !

Ben, Sigara Dumanımda İsmini Okurken

Ben, Kaderin Girdabında Seni Yaşarken

Ben, Geceler Boyunca Sabahı Beklerken

Sen! Evet Sevdam ! Sen Ne Yaptın ?

****************************************************

Dilimdeki Sözsün, Gözümdeki Yaşsın

Tadı Yok İnan Sensiz Ekmeğin Aşın

Külü Olsaydım Yaktığım Şu Ateşin

Tadı Yok Dünyanın Böyle Bir Hayatın

Tadı Yok İnan Sensiz Geçen Günlerin

Gözlerimde Tütüyor O Gülüşlerin

Beni Böyle Bırakıp Gitmek Var Mıydı ?

Rüyalarda Elini Tutar Ellerim.

 

Gözlerine Bakarken Dalıyor Gözlerim

Sevgi Bakıyor, Şefkat  Bakıyor, Aşk Bakıyorsun

Dudağın Dudağımda, Yanıyor Hislerim

Şeker Tadıyor, Şerbet Tadıyor, Bal Tadıyorsun

Tenin Tenimde İken Eriyor Bedenim

Ateş Yakıyor, Alev Yakıyor, Sen Yakıyorsun

Bir Busen İle Gidiyor Gam Kederim

Doktor Oluyor, İlaç Oluyor, Can Oluyorsun

*********************************************

Her Günün Sabahı Seni Görmek İsterim

Göremezsem Bile Hep Beklerim

Kalbimdeki Neyse, Dilde Onu Söylerim

Sen Beni Unutup Kalbinden Atsan Bile

Sevgimi Yok Sayıp Toprağa Katsan Bile

Senin Gözlerin Bana Bir Başka Bakıyor

Benim Gözlerimden Gizli Yaşlar Akıyor

Yüreğim Kor Olmuş Alev Alev Yanıyor

Sen Beni Unutup Kalbinden Atsan Bile

Sevgimi Yok Sayıp Toprağa Katsan Bile

Sevdalı Gönlümün Anahtarı Gözlerim

Gönülsüz Sevdaya Biçaredir Sözlerim

İnan Ki Ben Seni Ölene Dek Özlerim

Sen Beni Unutup Kalbinden Atsan Bile

Sevgimi Yok Sayıp Toprağa Katsan Bile

*****************************************************

Sevmek.....

Affetmektir Sevdiğini,

Katlanmaktır Sevdiğine

Bağlanmaktır Vücuduyla, Ruhuyla

Mutlu Ederken, Mutlu Olmaktır

Kıskanmaktır, Özlemektir,

Paylaşmaktır Yaşamın Her Anını

Sevmek Her Şeydir, Seven İçin .............

****************************************************

7 Ayrı İklimden

7 Çeşit Arı Getirseler

7 Arı, 7 Ayrı Çiçeği Dolaşsa

7 Ayrı Çiçekten Bal Yapsa Bile

İnan ki Senin Kadar Tatlı Olamaz

****************************************************

Özlemle Sevdamda Yaşarım Seni

Sılamda Hasretle Gözlerim Seni

Üzmesin Gülüm Sözlerim Seni

Mecnunum, Yanarım, Ağlatma Beni

******************************************************

Duygular Vardır Anlatılmayan

Sevgiler Vardır Kelimelere Sığmayan

Kalpler Vardır Acılarla Parçalamayan

Ve Bazı İnsanlar Vardır Unutulmayan

İşte Sen De Öylesin..........

 

 

Beklemek ne kadar zor olsa da

Özlemek ne kadar acı verse de

Sen, beni beklerken

Ben seni özleyeceğim sevgilim.

 

http://oocities.com/efeank30

 

EFEank30@hotmail.com