Bugün;

 

www.egitimcilersitesi.8k.com


 

 

YÖNETİME KATILMANIN YARARLARI, SAKINCALARI VE EĞİTİM ÖRGÜTLERİ AÇISINDAN

DEĞERLENDİRİLMESİ*

Ruhi SARPKAYA - CBÜ Türk Dili Okutmanı

 

Türkiye'de eğitim örgütlerimizde en sık uygulanan katılma biçimi, kurullar (Disiplin kurulları, Görev Yeri Belirleme kurulu , Öğretmenler kurulu vb.) aracılığıyla olmaktadır (Gülmez,1991). Ancak bu kurullardaki yönetime katılma, öğretmenler kurulu dışında, demokratik yollarla gerçekleşmemektedir. Öğretmenler kurulu, öğretmenlerin okullardaki kararlara doğrudan katılabildikleri önemli bir kuruldur. Öğretmenler kurulunda, öğretmenler, kurula doğrudan katılabilseler de yine de bu kurullardaki demokratik katılım görecelidir(Sarpkaya,1996,95). Okulda yönetime katılma için gerekli koşullar oluşturulmamışsa katılmanın etkililiğinden, yararından söz edilemez. Bu durumda yönetime katılma, okulda karmaşaya neden olabilir. Bu nedenle de okullarda etkili bir yönetime katılmanın sağlanması için gerekli koşullar yerine getirilmelidir. 

Bu koşulların birkaçını şöyle sıralamak olanaklıdır:

  • Eğitimde karar sürecini etkileyen çeşitli iç ve dış nedenler arasında en güçlü olanı merkezcilik derecesidir. Klasik eğitim örgütlerinin özelliklerinden olan aşırı merkezcilik, karar yetki ve görevlerinin akılcı biçimde kullanılmasını önler (Bursalıoğlu, 1991, 97). Ülkemizin genel yönetsel yapısının merkezden yönetime ağırlık verilerek yapılandırıldığı görülmektedir (Gözübüyük, 1984, 29). Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan bu merkezileşme, Cumhuriyet döneminde de sürmüş ve eğitim örgütlerimizi de etkilemiştir. Bu durum, bütün sorunların Bakanlık düzeyinde çözülebileceği anlayışını doğurduğu için, Bakanlık örgütü gereksiz yere büyümüş ve hantallaşmıştır. Eğitim örgütlenmemizdeki bu merkezi yapı, katı bürokrasiye yol açmakta; yeniliğe ve yaratıcılığa kapalı, statükocu bir yapıyı ortaya çıkarmaktadır (Bilgen, 1993, 36; Açıkgöz, 1985 , 15). Görüldüğü gibi eğitim örgütlenmesindeki aşırı merkezileşme, yönetime katılmayı sınırlayıcı birinci etmen olarak karşımıza çıkmaktadır. Merkezi yapının olumsuzluklarını ortadan kaldırmanın en etkin yöntemi, yerinden yönetimin yaygınlaştırılmasıdır.

  • Bürokratik sistemlerde çalışanların karar vermeye katılım sürecini etkileyen yapısal sınırlılıklar vardır. Bürokratik örgütlenme biçiminin dikey uzmanlaşmaya dayanması, karar verme, denetim ve eşgüdüm gibi işlevlerin kıt uzmanlık dalları olarak belirlenmesi hiyerarşik bir yapıyı oluşturmuştur. Böyle bir yapıda ise, tüm çalışanların kararlara katılması bir dilekten öteye geçmeyecektir (Şaylan, 1978, 31). Nitekim eğitim örgütlerimizde, karar yetkisi üst düzey yöneticilerde toplanmıştır. Bu nedenle, üst düzey yöneticiler,imza ve paraf işlerinden, ulusal eğitimin plan ve programlarına gereken önemi vermemektedirler. Bu durumda, alt düzey yöneticiler de gerçekte kendilerini ilgilendiren kararlara katılamadıkları için silikleşmektedirler (Kaya, 1993, 213-214).

  • Eğitim örgütlerinde yönetime katılmada kararlara ortak olacak işgörenlerin nitelikleri çok önemlidir. Yöneticilerin astlarını yönetime katmada başarılı olabilmesi için örgüt içi ve dışı etmenlerden ayrı olarak insansal, teknik, kavramsal becerilere sahip olması gerekir. Çünkü eğitimsel kararlar, öğrencilerin (insanın) geleceğini etkileyici niteliktedir (Açıkgöz, 1994, 10; Güçlüol, 1985, 65). Aynı şekilde, öğretmenlerin de karar verme süreci ve konuları hakkında yeterli bilgi ve becerilere sahip olmaları gerekir(Bursalıoğlu, 1991, 96).

  • Okullarda yönetime hangi alanlarda, kimlerin hangi düzeyde nasıl katılacağına dair hukuksal çerçeve olmalıdır. Bu nedenle okullarda yönetime katılmanın etkili olabilmesi, yasal düzenlemelerin yapılmasına bağlıdır. Ayrıca kararlara katılanlara yaptırım gücü de hem yasalarca, hem de sendikalar aracılığıyla sağlanabilir.

 

Yönetime Katılmanın Yararları

Bir eğitim örgütünde geniş bir katılımın olmasının yararları, Aydın'a (1994, 129-131) göre şunlardır:

Okullarda olanaklar sağlandığında öğretim elemanları sağlıklı kararlar alabilirler. Karar vermeye katılım yoluyla öğretmen ve yöneticilerin mesleksel nitelikleri geliştirilebilir.

Karara katılma, örgüt üyesinin örgütsel ve kurumsal amacı ve programlarla özdeşleşmesini sağlar.

Okulda sağlıklı bir katılım gerçekleştikçe denetime daha az gereksinim duyulur.

Kararlara daha etkin ve sürekli bir biçimde katılan öğretmenlerin daha olumlu bir eğilim içinde oldukları görülmüştür.

Paksoy (1986), kararlara katılmanın yokluğunun bireylerde strese yol açtığını bildirmektedir. Dolayısıyla katılma bireyleri rahatlatacaktır.

Başaran (1988, 72; 1992, 3225), yönetime katılmayla örgütün şu yararları sağladığını belirtmektedir:

Katılma, demokratik ortamı geliştirir, çatışmaları azaltır.

İşgörenlerin gönülgücü ve üretkenliği anlamlı düzeyde yükselmektedir.

İşgörenlerin işten doyum düzeyleri artmaktadır.

İşgörenler, örgütten beklediklerini ussal düzeye indirmektedirler.

Ertekin (1977, 175), karara katılmanın başarı ve yaratıcılığa dayalı özendirici bir örgüt ikliminin öğelerinden olduğunu belirtmektedir.

Howes ve McCarty (1982) Newyork metropol sahası dışında yapmış oldukları araştırmalarında yönetime katılmanın şu yararlarını vurgulamaktadırlar: 

Katılımcı yönetimin karar verme sürecine geniş bir katılımı sağladığını, büyük ölçüde kabul gördüğünü, yönetici ilişkilerini geliştirdiğini, kimin ne karar vereceği üzerindeki anlaşmazlıkları azalttığını belirtmektedirler. 

Ayrıca, kararın sorumluluğu, kararların kolaylaştırılması, yöneticinin zaman tasarrufu, eğitimcilerin değişime açıklığı gibi konularda da yönetime katılmanın yararlı olduğu üzerinde durmaktadırlar.

Köse (1985, 40-41), Norveç, Yugoslavya, İsrail ve ABD'de katılma konusunda uzun yıllardır yapılan araştırmaların birbirlerini doğruladığını ve katılma olduğunda bireylerde aşağıdaki davranışların gözlemlendiğini vurgulamaktadır:

Psikolojik gerginliğin az olması: Yüksek işdoyumu, işe ilişkin düşük tehdit, kendine güven, yabancılaşmanın azalması.

Rol belirsizliği azalır.

Profesyonel eğitimle alınan beceri ve yeteneklerin ve sorumluluğun yüksek düzeyde kullanılması sağlanır.

İşyerinde iyi çalışma ilişkilerinin kurulması gerçekleşir.

Bireyler işe karşı olumlu tutumlar takınırlar. Daha fazla iş yaparlar, işe bağlıdırlar, ilerleme için büyük fırsatlar olduğunu düşünürler. İlgili kitap ve dergileri okurlar, araştırırlar.

Yüksek verimlilik sağlar: Düşük devamsızlık, düşük işten ayrılma, yüksek başarım düzeyi gibi.

Tanrıöğen (1995/2, 103), öğretmenlerin morallerine ilişkin yapılan araştırmaları taradığı makalesinde kararlara katılma durumlarının öğretmenlerin morallerini olumlu ya da olumsuz yönde etkilediği sonucuna varmıştır. Tanrıöğen, kararlara katılan öğretmenlerin daha yüksek morale sahip olduklarını Briggs, Cyrus ve Redding'in araştırmalarına dayanarak vurgulamaktadır.

Sabuncuoğlu (1995 204-205), günümüzde yönetime katılmayla ilgili tartışmaların, katılmanın gerekip gerekmediğinden çok, hangi düzeyde, hangi yöntemlerle; nasıl ve kimlere uygulanması gerektiği üzerinde tartışmaların yoğunlaştığını belirtmektedir.

Sabuncuoğlu, yönetime katılmanın üstünlüklerini şöyle sıralamaktadır:

Siyasi planda bütün bireyleri kararlara katan bir toplumun iş yerlerinde işçilerin yönetime katılmasını sağlamadan eksiksiz bir demokrasi sağlanamaz.

İşgörenlerin yönetime katıldıkları her yerde üretim miktar ve kalitesinde bir artma olmuştur.

Örgütlerde değişme kararı işgörenlerle birlikte alınırsa, değişime direnç azalır.

Kararlara katılma ast üst arasındaki iletişim engellerini kaldırır.

Kararlara katılma, denetim kolaylığı sağlar.

 

Yönetime Katılmanın Sakıncaları

Alanyazında, yönetime katılmaya ilişkin olumlu bir yaklaşım ağır basmakla birlikte, katılmanın sakıncalı olduğu görüşleri de savunulmaktadır. 

Mc Gregor (1974, 91) kararlara katılmaya ilişkin şu sakıncaların ortaya atıldığını belirtmekte:

Katılma, yöneticilerin ayrıcalıklarını zayıflatır.

Zaman kaybına, verimin azalmasına ve yöneticilerin etkinliğinin zayıflamasına neden olur.

Yönetime katılma, bir yönetim kurnazlığıdır. Böyle düşünenlere göre katılma, karar vermede seslerini duyurduklarını sandıkları koşullar altında insanlara istedikleri şeyleri yaptırmak için ustalıkla ve hileyle kullanılan bir araçtır.

 Dicle(1980,51-52) yönetime katılmaya karşı çıkan görüşleri şöyle sıralamaktadır:

Buyrukçu bir yönetim biçiminden, örgüt üyelerinin alınan kararlara katılabildikleri demokratik bir sisteme geçiş, güç ve yetkinin yeniden dağıtılması, denetim ve öteki ayrıcalıkların bir bölümünün bir başkasına bırakılması, bağımlı ve güçsüz kişilerin belirli haklara kavuşturulması anlamını taşır. Bu değişim daha önce tüm yasal güç ve yetkileri ellerinde bulunduranlar açısından ruhsal sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.Bu durum da örgütün başarısını olumsuz etkileyebilir.

Kimilerine göre katılmalı yönetim, uygulamada savunulduğu gibi örgütsel demokrasiyi artırmak amacıyla değil, işçinin verilen buyrukları olduğu gibi benimsemesini sağlamak ve örgüte bağlılığı artırmak için bir amaç olarak kullanılmıştır.

İşçilerin kendilerine sağlanan düzeyin ötesinde, yönetime katılmak yönünden bir isteğe sahip olmadıkları yapılan bazı araştırmaların bulguları arasındadır. Örneğin Schein'e göre, örgüt üyeleri arasında doğal bir seçilme süreci yürürlüktedir. Bu süreç içinde, her üye katılma isteğine uygun bir düzeyde yer alır. Buna göre, örgütün en alt basamağında yer alanlar yetenek ve yönetime katılma istekleri en düşük olanlardır. Bu nedenle kişileri kendi istekleri dışında, yönetime katılmaya zorlamak, hem kişilere hem de örgüte zarar verebilir.
Kimi toplumbilimciler, işletmelerde demokrasiyi ulaşılması gerekli bir ülkü olarak görmelerine rağmen, bunun elde edilmesinin pahalı bir erek olduğunu savunmaktadırlar.

Yönetime katılmayı benimseyenler, onun örgütlerde neler yapabileceğini belirtmekte, ancak kimin neye ve nasıl katılabileceğini göstermemektedirler.
Yönetime katılmaya teknolojik nedenlerle karşı çıkanlar da vardır. II. Dünya Savaşından sonra giderek artan merkezciliğe karşı, teknolojik olanaksızlıklar sonucundaki iletişim kopukluklarından işletmelerin olumsuz etkilenmeleri nedeniyle yerinden yönetim uygulamalarına gidilmiştir. Ancak günümüzdeki teknolojik gelişmeler sayesinde artan iletişim kolaylıkları karşısında yeniden merkezileşmeye gidilebilir ve verimlilik yükseltilebilir.

Katılmalı yönetime karşı çıkanlar, yönetimin mülkiyete bağlı olduğunu, bu nedenle yönetimin ancak anamal sahipliği ile bağdaşabileceğini ileri sürmektedirler.

Güçlüol (1984, 63), karara katılmanın sakıncalarını üç maddede toplamaktadır. Bunlar:

Kararların kalitesi düşer.

Bu tür kararlar düşük ölçünleri yansıtır.

Örgütün amaçlarına aykırı düşer.

Can (1991, 216), büyük örgütlerde karmaşık sorunların çözümü için yöneticiler soruna birlikte yaklaşmak için toplantılar düzenleyebilirler demekte ve bu toplantıların sakıncalarını şöyle sıralamaktadır:

Grup toplantılarına katılanların zamanlarının değerleri düşünülürse, masraflı olduğu görülür.

İvedi durumlarda gecikmelere neden olur.

En iyi karar verme yerine uzlaşma ya da karar vermeden dağılma olasılığı vardır.

Üstlerin bulundukları toplantılarda astlar yalnızca amirlerin hoşuna gidebilecek sorunlara değinebilirler.

Bireysel sorumluluktan kaçma fırsatı sağlayabilir.

 

SONUÇ

Okullarda yönetime katılmanın başlıca yararları olarak, alınan kararların niteliğinin artırılabileceği, daha az denetime gerek duyulacağı, öğretmenlerin işdoyumlarını, gönülgüçlerini yükselteceği, gerilimlerini azaltacağı, özendirici bir örgüt ikliminin oluşmasını sağlayacağı vurgulanmaktadır. Ayrıca okullarda yönetime katılma aracılığıyla, demokratik bir ortamın sağlanabileceği, değişmeye olan direncin azaltılabileceği belirtilmektedir.

Alanyazında katılmanın bu yararlarının yanında, sakıncaları üzerinde de durulmaktadır. Yönetime katılmanın, yöneticilerin ayrıcalıklarını zayıflatacağı, zaman kaybına neden olacağı, verimi azaltacağı, kararların niteliğini düşüreceği vurgulanmaktadır.

Yönetime katılma uygulamaları giriş bölümünde belirtilen gerekli koşullar yerine getirilmeden uygulandığında, gerçekten yarardan çok sakıncalar doğurabilir. Bu nedenle okullarda yönetime katılmanın alt yapısı oluşturulmadığı sürece, katılma uygulamalarına daha dikkatli başvurulmalıdır.


KAYNAKÇA

  • Açıkgöz, Kemal. (1985). Eğitimde Çözüm İçin Bir Başlangıç Abece Aylık Eğitim Kültür ve Sanat Dergisi s:14, ss. 15-16.

  • Açıkgöz, Kemal. (1994). Eğitimde Etkili Yönetici Davranışları . İzmir: Kanyılmaz Maatbaası.

  • Aydın, Mustafa (1994). Eğitim Yönetimi Ankara: Hatipoğlu Yayınevi.

  • Başaran, İ. Ethem (1988). Eğitim Yönetimi Ankara: Gül Yayınevi

  • Başaran, İ, Ethem (1992). Yönetimde İnsan İlişkileri Yönetsel Davranış Ankara: Kadıoğlu Matbaası.

  • Bilgen, Nihat (1993). Çağdaş ve Demokratik Eğitim Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayını.

  • Bursalıoğlu, Ziya (1991). Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış Ankara: Pegem Yayını No:2

  • Can, Halil (1991). Organizasyon ve Yönetim Ankara: Adım Yayıncılık.

  • Dicle, Atilla (1980)."Endüstriyel Demokrasi ve Yönetime Katılma ". Ankara: ODTÜ Yayın No : 35 .

  • Eren, Erol (1993). Yönetim Psikolojisi İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım.

  • Ertekin, Yücel (1977). Örgüt İklimi Ankara: TODAİE Yayını No: 174.

  • Gözübüyük, Şeref (1984). Türkiye'nin İdari Yapısı Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fak. Yayını, No:25.

  • Güçlüol, Kemal (1985). Eğitim Yönetiminde Karar ve Örnek Olaylar Ankara: Kadıoğlu Maatbaası.

  • Gülmez, Mesut (1991) Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesinde Katılma ve Türkiye'de Öğretmen Katılımsızlığı. Amme İdaresi Dergisi, C:24, S:3, Eylül/91.

  • Howes, Nanch; McCarthy, Harold (1982). Participative Management: A Practice For Meeting The Demands of The Eighties (Meeting Papers). ERÝC, ED 216435.

  • Kaya, Yahya Kemal (1993) Eğitim Yönetimi; Kuram ve Türkiye'de Uygulama Ankara: Set Ofset Matbaacılık Ltd. Şti.

  • Köse, Sevinç (1985). Endüstrilerde Gerilim (stres) Yönetimi: (Yayımlanmamış Doktora Tezi) İzmir: Dokuz Eylül Üni.

  • McGregor, Douglas (1970) Örgütün İnsan İlişkileri Yönü (Çev: Doğan Energin). Ankara: ODTÜ Yayını, No: 16.

  • Paksoy, Mahmut (1986). İşletmelerde Stres A ve B Tipi Davranış (Kişilik) İstanbul: İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi Cilt 5, Sayı: 2 Kasım / 86

  • Sabuncuoğlu, Zeyyat (1995) Örgüt Psikolojisi Bursa: Ezgi Kitabevi Yayını.

  • Sarpkaya, Ruhi.(1996). "Liselerde Yönetime Katılmada Öğretmenler Kurulunun Etkililiği Hakkında Öğretmen ve Yöneticilerin Algı ve Beklentileri". (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi.

  • Şaylan, Gencay (1978). Bürokratik Sistemlerde Yönetime Katılma Olgusu ve Yapısal Sınırlılıklar TODAİE Dergisi, C: 12, S. 2, Sayfa: 19-32.

  • Tanrıöğen, Abdurrahman (1995/2). Öğretmen Moraline İlişkin Yapılan Araştırmalar. Eğitim Yönetimi Dergisi Yıl 1, Sayı: 1, Kış 95 Sayfa 95-105.

* Eğitim ve Yaşam Dergisi, Yıl:3, Sayı:2, Bahar:1997, Sf:241-249 ve http://www.rsarpkaya.8k.com