Honda S2000, 1963’te tanıtılan S500 ve 1966 yılında üretilen S800’den sonraki ilk
roadster model ve bu roadster, firmanın 50. kuruluş yılı şerefine üretildi.
Otomobilin geçmişi 1995’e dayanıyor. 1995 yılında SSM (Sport Study Model) adıyla
konsept otomobil olarak Tokyo Otomobil Fuarı’nda sergilendi. Yaklaşık 35 yıl
roadster piyasasında bulunmayan Honda, S2000’le hem geçmişle olan bağlarını
koparmadığını hem de gelecekte kullanacağı teknolojileri gösteriyor. Gerçekten de
S2000, dışarıdan farkedilmese de motorunda ve yürüyen aksamında birçok yenilikle
donatılmış. Firmanın yıllar boyu Formula 1’de geliştirdiği ve denediği
teknolojilerin bir arada kullanıldığı bir araç olan S2000, 1999’un ikinci
yarısında piyasaya sunuldu. Araç, Japonya’da NSX
ile beraber Tochigi fabrikasındaki Takanezawa tesislerinde
yılda 12000 adet üretiliyor.
Dış Görünüş
Otomobil, kısa boyu ve kısa tampon-tekerlek
mesafeleri ile dikkat çekiyor. Uzunluğu 4135 mm. Yüksekliği (1285 mm) ve genişliği
(1750 mm) bir hayli farklı gibi görünse de bu değerler bir roadster için makul.
Önden bakıldığında uzun burun yapısı, çekik formlu Xenon gazlı farlar ve tamponda
geniş hava giriş kanalı dikkat çekiyor. Arkada ise stop, sinyal ve geri vites
lambaları daire şeklinde tasarlanmış ve şeffaf fakat sert bir camın içinde
bulunuyor. Kromaj kaplı çift egzoz çıkışı ise sportif bir otomobilde bulunması
gereken özelliklerden biri ve Honda bunu unutmamış. Bagaj kapağına yerleştirilmiş
üçüncü fren lambası kolayca görülebiliyor ve spoyler görevi gören bir
çıkıntının içinde yer alıyor. Yandan bakıldığında bir oku anımsatan otomobilin
camları ufak. Jantlar 5 kollu ve kollar oldukça ince. Bu sayede büyük fren disklerini
ve kaliperlerini rahatça görebilmek mümkün. Aracın tentesi 2 aşamada açılıyor.
Önce ön cam direklerindeki mandallar açılıyor, daha sonra el freninin akasındaki
düğmeye basılıyor. Fakat tentenin açılması için aracın durması ve el freninin
çekilmiş olması gerekiyor. Tente, koltukların arkasındaki boşluğa giriyor.
İç Mekan
Kapıları
açtığınızda sizi sportif ve alçak konumlu 2 deri koltuk karşılıyor. Otomobil
sadece iki kişilik, arkada koltuk yok. Koltuklar çok rahat. Hem uzun hem de kısa
boylular için yeterli oturma alanı mevcut. Koltukların yan destekleri vücudu çok iyi
kavrıyor, döşemeler deri olmasına karşın koltuklardan kaymıyorsunuz. Koltuk
başlıklarının arkasında ise takla barları ve tente var. Bagaj hacmi 143 litre. Yani
tek bir bavul. Uzun yolculuklarda yetersiz. Pedallar alüminyum ve genişlikleri yeterli
düzeyde. Oturma pozisyonunu ayarlamak kolay fakat otomobile binmek kolay değil. Çünkü
koltuklar neredeyse tabanla bütünleşik halde. Fakat oturduktan sonra koltukların
rahatlığı sayesinde oturma pozisyonunu ayarlamak çok kolay. Koltuğun hemen yanındaki
tünelden motorun gücünü arka aksa aktaran şaft geçiyor. Bu tünelin üstünde ise
kapaklı bir göz, el freni ve vites kolu bulunuyor. El freni yolcuya yakın
konumlandırılmış. Vites topuzu alüminyum. Konsolda, havalandırma/klima kontrolleri
ve orijinal Honda müzik seti bulunuyor. Otomobilin en can alıcı kısımlarından biri
ise gösterge tablosu. Tablo analog değil, dijital. Devir göstergesi dairesel formlu.
Göstergede 9000 devir sayısını görmek mümkün. Bunun yanısıra, kilometre, hararet
ve benzin göstergeleri de dijital. Deri kaplı direksiyon simidi, gösterge tablosunda
hiç birşeyi perdelemiyor ve son derece ergonomik. Ele çok rahat oturuyor. Otomobilin en
can alıcı kısmı: Marş düğmesi. Kontak anahtarını bir kademe çevirip akü açık
pozisyona alıyorsunuz fakat bir kademe daha dönmüyor. Otomobili çalıştırmak için,
Formula 1 araçlarında olduğu gibi, kırmızı renkli Engine Start butonuna basılıyor
ve eğlence başlıyor. Motor etkileyici bir sesle hareket ediyor.
Motor
Honda geçmişte de yüksek devirli motorlar üretmişti. Bu konuda oldukça
tecrübeliler: Type R serisi araçlar (Civic, Integra, Accord), CART ve Formula 1.
Canavarın kalbinde 2 litrelik 4 silindirli bir motor yatıyor. Sıradan gelebilir, bir
çok otomobilde kullanılıyor diyebilirsiniz fakat ayrıntılara girdiğinizde iş
değişiyor. Tahmininizin çok dışında bir şeyle karşı karşıya olduğunuzu
farkediyorsunuz. Karşınızda duran dünya rekortmeni: Litre başına 120 hp ile
atmosferik emişli otomobiller arasında en yüksek spesifik gücü, yani bir litrelik
hacimden alınan gücü, üretiyor. Honda, S2000’in motorunun üreteceği gücün
ipuçlarını önceden vermişti: Accord Type R’ın 2,2
litrelik motoru 212 hp (litre başına 96,4 hp), Civic VTi’ın
1,6 litrelik motoru 160 hp (litre başına 100 hp), Integra
Type R’ın 1,8 litrelik motoru 190 hp (litre başına 105,6 hp), Civic Type R’ın 1,6 litrelik motoru 185 hp (litre başına
115,6 hp) güç üretiyor.
Ateşli motor, 1997 cm3 hacminde 4 silindirli, çok nokta enjeksiyonlu (PGM-FI), üstten çift eksantrikli, 16 supaplı, 9000 devir çevirebilen bir makina. Maksimum torku olan 208 Nm’yi 7500 d/d’de veren motor, maksimum gücü olan 240 hp’ye de 8300 d/d’de ulaşıyor. 9000 devirde ise yakıt beslemesi kesiliyor.
Motorda kullanılan en önemli sistem, Variable Valve Timing and Lift Electronic Control. Kısaca, VTEC. Türkçe’ye, değişken supap zamanlama sistemi ve elektronik lift kontrolü olarak çevirebiliriz. Motorun kalbi olan bu sistem, tüm motor hızlarında en yüksek volümetrik (hacimsel) verimi sağlamak için kullanılıyor. 5850 d/d’dan sonra devreye giren VTEC sistemi, supapların daha fazla açık kalmasını sağlayarak, silindirlere daha fazla yakıt/hava karışımı girmesini sağlıyor. Alınan karışımın miktarı ve devir sayısı arttığı için motorun gücü de artıyor.
2 emme ve 2 egzoz supapı için 3 supap iticisi ve kam milinin üzerine bunlara ait profiller bulunuyor. 5850 d/d’ye kadar supaplar 2 dışa dönük kam profili ile hareket ettiriliyor. Supaplar kısa süreyle ve düşük oranda açılıyor. 5850 d/d’dan sonra supap iticisinde bulunan çıkıntılar, kamı kilitleyip supapların daha uzun süre açık kalmasını sağlıyor.
Yüksek devirlerde yüksek güç alınır fakat yüksek devir, sürtünme kayıpları ve motor parçaları üzerinde, yüksek hız nedeniyle daha fazla baskı demek. Honda bu problemleri, detaylar üzerinde uğraşmakla değil, motorda ve yardımcı elemanlarda atıl ağırlığı, dolayısıyla atalet momentlerini, ve çalışma sürtünmelerini azaltarak ve Formula 1, CART yarışlarında kullanılan teknolojileri birleştirerek aştı.
Sıkıştırma oranı da 11,1:1 gibi yüksek bir oran. Böylesine yüksek bir sıkıştırma oranıyla çalışan motordan çok iyi bir yanma ve yanma verimi alınabilir. Fakat sıkıştırma oranı arttıkça motorun vuruntu yapma olasılığı da artar. Bunu önlemek için, motor tamamen alüminyum alaşımdan üretilmiş, alüminyum dövme pistonlar kullanılmış, silindirler ise, fiber takviyeli metalle desteklenerek ısı transferi artırılmış ve motorun hafif kalması sağlanmış. Motor, ilk başlarda V6 olarak düşünülmüş fakat sıralı 4 silindirde karar kılınmış. Sıralı 4 silindirli bir motor, aynı hacimdeki bir V6’dan daha hafif. Belirtmekte fayda var: Motorun üst kapağı kırmızı renkli ve çok güzel görünüyor. Ayrıca, otomobile önden baktığınızda, motorun sola doğru 15 derecelik bir eğimle yerleştirildiğini görüyoruz. S2000’in motoru, California LEV (Low Emission Vehicle-Düşük Emisyonlu Araç), EU 2000 ve Alman D3 gibi katı emisyon normlarına uygun.
S2000’in rakipleri arasında Porsche Boxster, BMW Z3, Mazda MX-5 ve Mercedes SLK gibi otomobiller var.
GüvenlikMotor, düşük devirlerde bile çok yüksek bir güç üretiyor. Gaz pedalı çok hassas. Dokunulduğunda araç birden ileri doğru fırlıyor. 6 ileri vitesli manuel şanzımanın oranları birbirine çok yakın. Vites geçişleri biraz kemikli olsa da çok kısa. Debriyaj pedalı çok sert. Üretilen 240 hp, arka aksa gönderiliyor. Motor, düşük devirlerde sakin kalırken 5800 d/d’den sonra devir göstergesi takip edilemez bir hal alıyor. 5850 d/d’de VTEC sistemi devreye giriyor. Otomobil sürekli devir kesiciye yakalanıyor ve bunu gök gürültüsüne benzeyen bir sesle yapıyor. İvmelenme hiç bitmiyor. Vites ve devir farketmiyor, otomobil sürekli hızlanıyor. Makasa girip çıkmamak çok zor. Sollamalar problem bile değil. Fakat yine de en güzel şey; Formula 1 araçlarını andıran vahşi ses. Herkesin bu sese tahammül edebilmesi zor.
Süspansiyon sisteminde yine tanıdık bir sistem karşımıza çıkıyor: Önde ve arkada eşit boyda olmayan çift salıncaklar kullanılmış. Sistem gerçekten çok iyi çalışıyor. Lastikler, her zaman 90 derece açıyla yere basıyor ve bu olay rahat bir şekilde sürücü tarafından hissedilebiliyor. Fakat süspansiyon sistemi çok sert tasarlanmış. Sağ ayağın altındaki 240 hp gücü dizginlemek için bu kadar sert bir süspansiyon makul karşılanmalı. Amortisörler kısa stroklu ve çok hızlı hareket ederek lastiklerin yolla olan temasını kaybetmemesini sağlıyor.
Direksiyon düşük hızlarda ve manevralarda hafif. Opel Astra’da olduğu gibi S2000’de de elektrik motorundan tahrik alan bir direksiyon sistemi bulunuyor. Yüksek devirlerde ve yüksek hızlarda oldukça sert. Frenler EBD destekli ABS ile donatılmış ve çok etkili çalışıyor. Üst üste yapılan frenlemelerde de kaçırmıyor, kaydırma yapmıyor. Fakat yine de fren yapılırken dikiz aynasından arkadaki trafiği kontrol etmekte fayda var.
Teknik VerilerDonanım
ABS, EBD, kilitli diferansiyel (LSD), sürücü ve yolcu havayastığı,
merkezi kilit, elektrikli camlar ve aynalar, elektrikli açılır tavan, deri direksiyon
simidi, deri koltuklar, radyo-teyp (Honda), yuvarlanmaya karşı koruyucu barlar,
alüminyum alaşım jant,
Teşekkürler
Honda S2000 testinin gerçekleştirilmesini sağlayan Honda İnallar Plaza Sigorta Yetkilisi Sn. Nilay
Durak ve Satış Yetkilisi Sn. Levent Cesur’a sonsuz teşekkürler...
Linkler
Linklerin bulunduğu sayfaya gitmek için tıklayın.
email:
eu301@yahoo.com