ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
LİBERAL
DOKTRİN ve LİBERAL İKTİSADIN DOĞUŞU
(94 Büt-)
Paragraf 1
* Yaklaşık 2 yüzyıl öncesinde özerk bir bilim dalı
olarak ortaya çıkan İktisat Bilimini ;18. yy Batı Avrupa sında etkili bir dünya
görüşü olarak kabul görmüş, Liberal Doktrin den ayrı düşünmek mümkün değildir.
* Temelleri anılan yüzyıldan daha önce atılan
Liberalizm in etkili bir doktrin oluşunda dönemin İktisadi ve Sosyal
olaylarındaki dönüşümün rolü vardır.
* O tarihlerde Liberalizm ve Liberal İktisat , mevcut
düzenlere karşı Radikal bir Tepki yi temsil etmiştir.
* Bu bağlamda Klasik Liberalizm ; Avrupa orta Sınıfı
nın Mutlakiyetçi devlet düzenlerine ve Teolojik dünya görüşüne karşı mücadelesi
ile şekillenen dünya görüşünün bir parçasıdır.
* Temel yaklaşım olarak; Devlet-Toplum-Fert arasındaki önceliğin Ferdi hak ve özgürlüklere
verilmesi savunulmuştur.
Paragraf 2
* Liberalizm,gelişmesi esnasında 17. ve 18. yy Aydınlanma Felsefesi ve
Rasyonalizm in insan aklını ön plana
çıkaran görüşlerinden ,ihtiyaç duyduğu entellektüel gıdayı sağlamış ve bunun
ardından geniş kitlelere mal olmuştur.
Paragraf 3
* Liberalizmin kitleye mal edilmesinde ,Merkantilist
politikalar sonucu Avrupa da meydana gelen zenginlik ile ,teknolojide ortaya
çıkan radikal değişmelerin üretim sistemlerini etkilemesinin etkisi büyük
olmuştur.
* Yani YENİ BİR ÜRETİCİ GÜÇ OLAN GİRİŞİMCİ ORTA SINIFLARIN FERDİ VE İNSANİ
HAKLARININ , Merkantilist anlayışın müdahaleci ve İmtiyazcı devlet uygulamalarına
karşı savunulmasını Liberalizm üstlenmiştir.
* Bu konuda; nasıl merkantilist dönemin taciri ile
yeni kurulan krallıkların amaçları uygunluk göstermişse,yeni dönemde de girişimci
orta sınıfın amaçları ile Liberalizmin amaçları uygunluk göstermiştir.
Paragraf 4
* Sonuç olarak Avrupa da liberal gelişmeler, TOPLUMSAL FELSEFENİN ORTA ÇAĞIN DİN VE KİLİSE ESASLARINDAN
SIYRILDIĞI,AKILCI KAVRAYIŞLARA YÖNELDİĞİ VE KESİN TABİİ,MADDECİ,DETERMİNİST VE
LAİK İLKELER ARADIĞI anlamını
ifade etmiştir.
* Bu arada ferdin ekonomik hakları getirilmiş ve
toplumsal hayattaki önemi vurgulanmıştır.
* Öte yandan ekonomik hayatın tabiatta olduğu üzere ,
Kanunlar çerçevesinde işlediği ,dolayısıyla müdahale edilmemesi gerektiği
savunulmuştur.
* Bu amaçla da mübadele serbestisinin zorunlu ve
yeterli şart olduğunun kayıtsız şartsız benimsenmesi istenmiştir.
1- LİBERAL İKTİSADIN FELSEFESİ :
Paragraf 1
* Liberal İktisadın felsefesi , İktisat bilimi nin
başlangıçtaki teorik çatısını oluşturan Doğal
Hukuk Felsefesi ne dayanmaktadır.
* Gelişmesi ise Faydacı
Toplumsal Felsefe nin öngörüleri
çerçevesinde olmuştur. Faydacılık gerçekte; Doğal Hukuk Felsefesi nin İngiltere
versiyonunun adıdır.
* Doğal Hukuk Felsefesi nin başlıca hareket noktası ''Akıl'' ve '' İnsan Tabiatı''
kavramlarına dayandırılmıştır.
* Sözkonusu ''İnsan Tabiatı'' kavramı insanın ''İdeal
Doğası'' anlamında kullanılmıştır.
* Alman düşünür KANT a göre ,Tabii Hukuk, özgürlüğün evrensel
kanununa uygun olarak ,içinde herkesin kendi iradesinin başkalarının iradesiyle
uzlaşabildiği şartların olduğu bir bütündür.
* İngiliz düşünür LOCKE bu çerçevede vazgeçilemez 3 hakkın ''Hayat''
,''Mülkiyet'' ve ''Özgürlük'' olduğunu
ve bunların çeşitlemeleri ile birlikte devletten ve kiliseden özerk bir konumda
korunması gerektiğini savunmuştur.
Paragraf 2
* Belirtilen düşüncenin ekonomik alanla yakından
ilişkisi bulunmaktaydı. Çünkü bu yaklaşımın kabulü ,İktisadi Sözleşme Özgürlüğü
nü Bireysel Özgürlüğün iktisadi alandaki bir devamı olarak ve serbest piyasanın da bunu
gerçekleştirmenin şartı olarak görmek anlamına geliyordu.
* Bu aynı zamanda insanın doğal yapısına uygun düşen
bir ekonomik düzenin gerekliliğine işaret ediyordu.
Paragraf 3
* İşte Liberal İktisat kısaca bu düşüncelerden
hareketle kurulmaya çalışılmıştır.
* Önerilen ekonomi düzeni , İnsan Doğası na uygun
düşmeliydi.
* Bundan önce de insanın ekonomik hayatla ilgili
eğilimlerinin araştırılması gerekiyordu.
* Eğer İnsan Doğasının eğilimlerine dair genel
yasalar bulunabilirse , Evrensel Geçerliliği olan bir İktisat Bilimi de
kurulabilirdi.
Paragraf 4
* Bu amaçla çağın gözde bilimlerinin ,yani Doğa Bilimleri nin yöntemlerinden faydalanmanın doğru olacağı düşünüldü.
* Çünkü ,Doğal Bilimlerde ,uğraşılan konularla ilgili
düzenli tekrarlar keşfedilmiş ve buradan yenilikler ortaya konabilmişti.
* Bu bilimlerin Newtoncu Mekanistik Doğa Anlayışı bütünüyle nedensel ve belirlenmiş Dev Kozmik Makina Anlayışı ile
katı bir Determinize bağlanmıştı.
* Olan biten herşey kesin bir nedene sahipti .
Sistemdeki herhangi bir parçanın geleceği ,eğer durum herhangi bir zamanda
bütün ayrıntıları ile biliniyorsa,ilke olarak mutlaka önceden tespit
edilebilirdi.
Paragraf 5
* Benzer şekilde doğanın bir parçasını oluşturan
insan toplulukları için de geçerli olan yasalar olmalıydı.
* Önemli olan bunu keşfetmekti. Bu Keşif Faaliyeti;
'' Olması Gerekeni '' araştırmaya konsantre olmuştu.
* Bu yüzden Liberal iktisatçılar ekonomik konularda
bazı genellemelere gitmişlerdir.
* TÜMDEN GELİMCİ BİR YÖNTEME DAYANAN ÇABALAR ,HİPOTETİK VARSAYIMLARI VE DENGE
FİKRİNİ İÇEREN BİR ÖZELLİĞİ BERABERİNDE GETİRMİŞTİR.
Paragraf 6
* İnsanın ekonomik davranışlarla ilgili doğal
eğilimleri konusunda ,daha önce sözü edilen İngiliz Faydacılık Felsefesi bu
noktada devreye sokularak iktisadi analize dayanak olmuştur.
* Böylece temeli bakımından soyut,yönelimi bakımından Faydacı ve Hazcı bir
İktisat Bilimi doğmuştur.
Paragraf 7
* Oluşturulan İktisat Biliminin ahlaki dayanağı uzun
süreler boyunca ''Doğal Kanun'' düşüncesine bağlı kalmıştır. Bu çerçevede tanımlanan
İktisat Sistemi'nin temel ilkeleri şunlardır:
- İnsanlar doğuştan asynı insan tabiatını taşırlar.
Dolayısıyla aynı hak ve özgürlüklere sahip olmalıdırlar.
- Doğal Haklar arasında ,insanlarının emeklerinin
ürününü elde etmesi demek olan ''Özel Mülkiyet Hakkı'' , doğal arzularını istediği gibi karşılaması demek olan ''Tüketici Egemenliği Hakkı'' ,doğal yeteneklerini en iyi şekilde geliştirmesi
demek olan ''Bireysel
Girişim Hakkı'' yer alır. Bu haklar
hiçbir şekilde müdahale edilmemesi gereken haklardır.
Paragraf 8
* Böylece İKTİSADİ LİBERALİZM,METAFİZİKLE YÜKLÜ BİR FELSEFEDEN KAPİTALİZMİN TEMEL
İLKELERİNİ ,TEMEL İKTİSAT TEORİSİ VE POLİTİKASI KONULARINI ORTAYA KOYMUŞTUR.
* Kişisel çıkar ve Rasyonalizm ,piyasaların doğal
uyumunu ve dolayısıyla ekonomik gelişmenin devamlılığını sağlayan temel güdüler
olarak İktisadi analiz in özüne yerleştirilmiştir.
Paragraf 9
* Liberal İktisat 2 koldan temsilciler aracılığıyla
geliştirilmiştir; Fizyokrasi ve Klasik Okul.
2- Liberal
İktisadın Öncüleri
3- SIR WILLIAM
PETTY :
Paragraf 1
* Bazı görüşleriyle Merkantilist bir düşünür olarak
kabul edilen Petty,bazı görüşleriyle de Liberal İktisadın öncüsü sayılır.
Hekimlik,yazarlık,akademisyenlik,işadamlığı gibi pekçok özelliği kişiliğinde
barındıran Petty'nin ekonomiyle ilgili temel eseri ''Politik Aritmetik '' ismini
taşır.
Paragraf 2
* Petty, eserlerinde deney ve gözlemlerin sonuçlarına
önem vermiş,düşüncelerini rakamlara,ölçülere dayandırmaya çalışmış, Somut kanıtlara önem vermiştir. Bu
yüzden düşünceleri yöntem olarak Bilimsel
ve Bütüncü bir anlayışı temsil eder. Newton'un arkadaşı olan Petty'nin
sözü edilen eseri Newton ve Descartes'e yöntem olarak çok şey borçludur. Bu
çerçevede moral konuları bilimden
ayırmaya çalışmak Petty'nin yönteminin esası olmuştur.
Paragraf 3
* Ele aldığı konular yönüyle başta Smith,Ricardo ve
Marx'a ilham kaynağı olmuş olan Petty,Klasik İktisadın habercisi olmuştur.
Hatta bazı iktisatçılar ve Marx onun için İktisat Biliminin babası ve
İstatistiğin kurucusu deöişlerdir.
Paragraf 4
* Petty, üretilen bütün malları Toprak ve İnsan Emeği
nin bir ürünü olarak görmüştür. O'na göre emek servetin babası ,toprak ise
anasıdır. Bir ülkenin bütün servet ve sermayesini eski ver harcanmış emekten
oluştuğunu syleyen Petty, Emek-Değer Teorisi nin habercisidir.
Paragraf 5
* Petty, Rant kavramının da farkına varmıştır. İki
tür rantı ayırt etmeye çalışarak ;birincisine toprağın üretim fazlasını örnek
göstermiştir. Buna göre bir kimse buğday üretimi için gereken herşeyi kendi
emeğini harcayarak ,elindeki buğdayın bir kısmını tohum olarak,geri kalanını öz
tüketim ve ihtiyaç duyduğu diğer şeyleri almak için kullansa ,dönem sonunda
elde ettiği buğdaydan, bunu üretmek için harcadığı buğday düşüldüğünde arta
kalan miktar toprağın doğal rantıdır. Ancak bunun içindeki kar unsurunu ayırt
etmemiştir. İkinci tür rant ise Farklılık rantı dır. Bu rantı uzaklığa göre
taşıma ücretine dayandırır.
Paragraf 6
* Petty, Merkantilistler gibi para miktarı ile
ekonomik faaliyetlerin düzeyi arasındaki ilişkiyi görmüş ,fakat para miktarı ile fiyatlar arasındaki
ilişkiyi görmemiştir. Fakat O,piyasadaki paranın optimum miktarını
bulmada ,Paranın
Dolaşım Hızı nın dikkate alınması
gerektiğini ileri sürmüştür.
Paragraf 7
* Öte yandan Petty'nin işbölümünün avantajları,adil
ücret ve kamu işlerinin işsizliğe çözüm getirmede yararlı olacağı konuları
üzerinde durduğu görülmektedir.
Paragraf 8
* Petty ayrıca faiz hadlerini,kambiyo rayiçlerini
kanunla sınırlamanın ve ülkeden kıymetli metal çıkışını yasaklamanın hem tabii
kanunlara aykırı hem de uygulanamayacağını belirtmiştir. Bunun yerine dış
ticarete önem verilmesini istemiş,İhracat
Fazlası nın önemini vurgulamıştır.
* Fiyatlar konusunda ise Doğal fiyatlarla ,Siyasi Fiyat dediği fiyat arasında daima farklılıklar
olabileceğini belirtmiş,bu farklılık derecesini aracıların
miktarına,geleneklere,ihtiyaç derecelerine ve ikame imkanlarına bağlamıştır.
* Vergi meseleleri ile de ilgilenen Petty,vergiyi
sadece gelirin kaynağı yönünden incelememiş,vergi yükü ve verginin nerelere
harcanması gerektiği konusunda da görüşler ileri sürmüştür.
4- JOHN LOCKE :
Paragraf 1
* Çağının en önemli siyasi filozoflarından Locke,
Liberal İktisadın temellerinin atılmasında büyük tesirleri olan bir kişiliktir.
Onun toplumsal, Psikolojik ve ekonomik olgulara ilişkin görüşleri - Newton ve
Descartes'den etkilendi- 18.yy liberal düşüncesinin çekirdeğini oluşturdu.
TOPLUMSAL GÖRÜŞLERİ :
Paragraf 1
* Locke, temel yapı taşları insan olan Molekülcü Toplum
Kuralı geliştirmişti. Fizikçiler nasıl gazların
özelliklerini onun moleküllerinin hareketine indirgediyse,Locke da toplumda
gözlemlediği kalıpları birey davranışlarına indirgemeye çalışmıştır.
* Bunun sonunda tek tek insan oğlunun ilk doğasını
incelemeye yönelerek,bunun ardından insan doğasının ilkelerini ekonomik ve
siyasal sorunlara uygulamaya çalışmıştır.
* Locke 'un insan doğasına ilişkin çözümlemesi, bütün
bilginin Duyusal Algılama ya bağlı olduğunu ileri süren THOMAS HOBBES 'un düşüncelerine
dayanır. buna göre insan zihni doğuştan boş bir kağıt gibidir. Duyu
deneyimlerine göre gelişir ,doğal olarak da çevrenin izlerini taşır.
Paragraf 2
* Locke, İnsan Doğası
Kuramı nı toplumsal olgulara uygularken toplumu yöneten
doğa yasalarının fiziki evreni yöneten yasalara bemzediği düşüncesinden hareket
etmiştir.
* Nasıl gazın içindeki moleküller bir denge
oluşturuyorsa,tek tek insanlardan oluşan toplumlar da Doğal Bir Düzen
oluşturabilirdi. Bunun şartı ise doğuştan hakları olan insanları eşit ve özgür
kabul etmekti.
Bireysel özgürlük,özel mülkiyet,serbest piyasalar
ve temsili hükümet bunların başında yer almaktaydı.
Paragraf 3
* Özellikle burada hükümetin şekli çok hayati idi.
Kişilerin özgür iradesiyle seçtikleri bir hükümet olmalıydı. Bu şekilde oluşan
Temsili Hükümetin temel işlevi mülkiyeti ve kişilerin emeklerinin karşılığı
olan haklarını korumaktı. Locke'a göre hayat, özgürlük,mülkiyet hakları içi içe
olup bunları birbirinden ayırmak mümkün değildi.
Paragraf 4
* Öngördüğü toplum ve ekonomi modeli bu olmasına
karşın Locke, özelikle Özel Mülkiyet Hakları konusunda sınırsız mülkiyete karşı
ihtiyatlıydı. Mülkiyet hakkı ,başkalarının hayat hakkına kastetmemeli ve bir
moral sınırla sınırlı kalmalıydı.
İKTİSADİ GÖRÜŞLERİ :
Paragraf 1
* Locke'un ekonomiyle ilgili en yenilikçi kuramı fiyatlarla ilgilidir. Petty mal
fiyatlarının onları meydana getiren emek miktarı nın maliyetini yansıtan bir
düzeyi koruyacağını söylerken,Locke ,fiyatların aynı zamanda arz-talep
koşulları altında belirleneceğini ileri sürmüştür.
* Görüş o günün tüccarlarını ''Adil Fiyatlarla''
ilgili ahlak normlarının meydana getirdiği sıkıntıdan kurtarmakla kalmamış,aynı
zamanda temel ekonomi ilkesi haline gelmiştir.
Paragraf 2
* Paranın değerini
doğrudan miktarı ile ilişkilendiren Locke, paranın ayarının düşürülmesine
şiddetle karşı çıktı. Ancak parayı
servet ve sermaye ile özdeş kabul etmesi O'nun merkantilist yanına işaret eder.
Paragraf 3
* Faizi toprak rantına benzeten Locke'a göre paranın
faizi, toprağının işemeyen mülk sahibinin onu kiralamasıyla aynı özelliktedir.
Ayrıca nasıl toprağın insanlar arasındaki eşitsiz dağılımı kira kurumunu
yaratmışsa,paranın kişiler arasında farklı dağılımı da ihtiyaç sahiplerini faiz
ödemeye zorlar. Faizin sadece parayla
ilişkilendirilmesi de Locke'un henüz sermaye kavramına ulaşmadığının bir
göstergesidir.
5- RICHARD
CANTILLON :
Paragraf 1
* Cantillon, ortaya koyduğu liberal ikitsat
görüşleriyle kendisinden sonra gelen Fizyokratları ve Klasik İktisatçıları
derinden etkilemiş bir düşünürdür. JEVONS, O'nun ''Ticaretin Doğası Üzerine Bir Deneme'' isimli
eserini Politik ekonominin doğduğu beşik olarak nitelendirir.
* Bu bağlamda ilk
defa Cantillon bir piyasa sisteminin işleyişinin taslağını çizmiştir.
O'nun tasarladığı ekonomi bir denge eğilimini teşvik edecek biçimde ve
birbirine bağlı şekilde çalışan organize bir piyasalar bütünüdür.
* Böyle bir ekonominin içinde yer aldığı ortam çok
taraflı bağlantılarla sarılmış olup,ekonomik sistemin kurumları ihtiyaç ve
gerekliliğe cevap verecek şekilde her defasında daha çok zaman harcayarak
sistemi geliştirirler.
Paragraf 2
* Cantillon'un ,Klasik İktisatçıların üzerinde önemle
durdukları Değer konusunu ayrıntılı bir şekilde incelediği ve toprağı servetin
kaynağı olarak nitelendirdiği ,emeği
ise serveti üreten güç olarak tanımladığı görülmektedir.
Paragraf 3
* Cantillon'un ilk kez Girişimci Kavramının
üretimdeki önemini vurgulamış ve karı işadamlarının sonu belirsiz işlere girip
risk almalarının bir bedeli olarak görmüştür.
Paragraf 4
* Dış Ticaret Fazlası nın olumlu etkilerine aynıyla
katılan Cantillon,kıymetli metallerin özdeğerlerinin ,diğer mallarda olduğu
gibi üretimlerine katılan toprak ve emekle belirlendiğini,piyasa değerlerinin
ise ,gene öteki mallarda olduğu üzere arz-talebe göre değiştiğini söylemiştir.
* Para ve mal talebine bağlı olarak ortaya çıkan
değerin ,insanların ona atfettikleri değere bağlı olarak değişeceğini
söyleyerek Subjektif
Değer Teorisi ne ışık tutmuştur.
Paragraf 5
* Bankerlerin kredi yaratabileceğini belirten ve
banka parasının önemine işaret eden Cantillon,paranın dolaşım hızındaki
artışların da aynı miktarındaki artışlar gibi ,fiyatlar üzerinde etkili
olacağını savunmuştur. Fiyatların yayılış seyri ile ilgili uzun tahliller
yapmıştır. Belirtilen alandaki görüşeri sonraları Cantillon Sonuçları diye anılmıştır.
Paragraf 6
Para
bolluğunun ticaret ve ekonomik faaliyetleri teşvik edeceğini, bunu devam
ettirebilen ülkelerin daha avantajlı konumda olacağını savunan Cantillon,ancak ihracat Fazlasından doğan artışların
etkilerinin aynı olmayacağını ,birincisinin iş hacmini çoğaltmasına
karşın,ikincisinin sadece fiyatları yükselteceğini ileri sürmüştür.
Paragraf 7
* Cantillon büyük toprak sahiplerinin ekonomik hiyerarşinin
en üst sırasında yer aldıklarına ilişkin görüşü ile Fizyokratik düşünceyi
etkilemiştir.
6- DAVID HUME :
Paragraf 1
* Çağının en önemli düşünürü olarak kabul edilen
Hume,Liberal Siyaset ve İktisat Teorisine büyük katkıları olan bir kişiliktir. ''Siyasi
Nutukları '' isimli eserinin Smith üzerinde tesiri olduğu belirtilen
Hume,Merkantilizmin de sıkı bir irdelemesini yaparak onun yanlış ve geçerli
yanlarını en iyi şekilde ortaya koyan bir düşünür olarak kabul edilmektedir.
Paragraf 2
* O'nun Liberalizme
ilişkin görüşlerini 3 temel doğal yasayla ilişkilendirerek açıklamak mümkündür.
Bunlar; i-özel mülkiyetin
istikrarı ii- mülkiyetin serbestçe el
değiştirmesi iii- sözleşmelere ilişkin
taahhütlerin yerine getirilmesi. Bu haklar genel kurallar olup,kişi veya
grupların özel durumları ve çıkarları dikkate alınmaksızınherkes için geçerli
hale getirilmesi zorunlu haklardır.
Paragraf 3
* Hume'a göre sözkonusu kurallar adım adım gelişmiş
ve geçerlilik kazanmıştır. Sonraları Liberalizmin temel ilkelerinden biri
olarak savunulacak ''Kendiliğinden
Düzen'' düşüncesinin kökleri,
gerçekte Hume'un bu görüşlerine dayanmaktadır.
Paragraf 4
*
İnsan topluluklarında farklı
yeteneklerin olmasının faydalılığına da işaret etmiş olan Hume, bu
sayede gelişmenin sağlanacağını söylemiştir. Farklılıkları ortadan kaldıran
çabaların kıtlıkla mücadelede en olumsuz sonuçları doğuracağını belirtmiştir.
Kaldı ki insanlar maddi eşyanın sahipliği konusunda eşit hale getirilse bile
,Hume'e göre, yetenek farklılıkları zaman içinde bu eşitliği bozacaktır. Eğer
yetenekler tümüyle denetim altına alınırsa, toplum aşırı bir sefalete itilmiş
olacak,yoksulluk ve sefalet tüm alana yayılacaktır. Dolayısıyla herkesin
yeteneğini serbestçe kullanabileceği bir toplum hayatını yaslarla garanti
altında tutmak gerekmektedir.
Paragraf 5
* Tüccarları insanlığın en faydalı soyu sayan Hume'a
göre ,ticaret sadece bireylerin refahını artırmakla kalmaz,devletin gücünü de
artırır. Özellikle dış ticaret,sınai ve tarımsal kalkınmanın en önemli aracıdır.
Bu yüzden iç ticaretten önde gelir.
Çünkü Dış Ticaret, sanayinin ihtiyaç duyduğu hammaddeleri sağlayarak
istihdam alanını genişletir ; ticaret erbabının faaliyetlerinin artmasına ve
onların sayıca çoğalmasına yol açar.
Ayrıca lüks ve yeni mallara yönelik talebi karşılar.
Paragraf 6
* Hume, dış ticarette bir tarafın kazancı diğer
tarafın kaybıdır anlamına gelen düşünceye karşı çıkarak bu konuda ticaretin her
iki taraf için de yararlı olacağını söylemiştir. Bu görüş literatürde Otomatik Denge Teorisi olarak yer almıştır.
Paragraf 7
* Gerçekten de Merkantilistler Dış Ticaret
fazlasından doğan para bolluğunun fiyatları yükselterek iş hayatını
canlandıracağı ve karları yükselteceğini düşünerek bunu faydalı saymışlardır. CANTILLON
ise bu noktadan bir adım ileri giderek ,para bolluğunun bir süre için yararlı
olacağını ,ancak ergeç zararlarının da ortaya çıkacağını söylemişti. Zira para
bolluğu bir süre sonra ithalatı teşvik ederek ,paranın tekrar dışarı akmasına
yol açacak, ardından da fakirliği
artıracaktı. Devletin böyle zamanlarda
Dış Ticarete müdahalesi gerekliydi.
Paragraf 8
* Hume bu akıl yürütmenin eksik olduğunu,eğer ülkeden
para çıkışı olursa,bunun ülke içindeki ücretleri ve mal fiyatlarını da
düşüreceğini söylemektedir. Dolayısıyla neticede ucuzlayan fiyatlar, yeniden
ihraç malları talebini artırarak ,ülkenin ihracatını artıracak ve ülkeye para
girişini uyaracaktır.
* O halde Hume 'a göre Dış Ticarete hiçbir şekilde
müdahale edilmemelidir. Bu yapıldığı takdirde uluslararası ticaret dengesi
kendiliğinden kurulacak ve her ülke bundan yarar sağlayacaktır.
Paragraf 9
* Mantıken tutarlı görülen bu teori aslında o
tarihlerde sanayisi ve deniz ticaret filosu güçlü olan İngiltere için avantajlı
bir konum yaratmaktaydı. Hume'un bu
görüşleri daha sonra Ricardo'nun düşüncelerine de yansımıştır.